Benzerleri ile arasındaki ortak noktalar giderek çoğalsa da aslında her şehrin kendine has bir atmosferi vardır. Köklü geçmişi ve bugünü kucaklayan dünyanın en dolu şehirlerinden Budapeşte ‘nin anlatmaya değer pek çok hikayesi vardır.
Budapeşte’nin ışığı oldukça görkemlidir.Bunda en önemli payın Tuna Nehrinin şehre katkısı çok büyüktür.Şehrin enerjisinin bu su kütlesi etrafında toplanmıştır. Kerület adı verilen bölgelerde yer alan sayısız kano ve kayak okulu bunu coşkulu bir şekilde kanıtlıyor. Bu şehrin romantik atmosferi ile öne çıkmaktadır. Rafting için gerekli eğime sahip olmasada macar nehirleri kano ve keşif kayıkçılığı gibi sporlar için son derece uygundur. En profesyonel sporcular hatta serbest stil şampiyonları bile bu sularda kürek çekiyor. Tuna nehrinde kayığa çıkmak gibi yeni bir deneyime atılmak insanın hayatını değiştiren güvenli bir seçenek. Kayığın iki yanınıza sereceği eşsiz manzarada cabası.
Budapeşte’nin termal havuzları oldukça popüler. Başkentin yalnılca 26 km.kuzeyinde yer alan köylerdeki termal tesisler genelde yerel halkı az sayıda turisti ağırladığından çok daha sakin ve otantik bir atmosfere sahiptirler. Geç saatlere kadar açık olmalarının yanı sıra Budapeşte’ye dönüş yolunda atlanmaması gereken tarihi bir kasaba olan Szentendre’ye çok yakınlar. Entografi müzesi, sanat galarileri, sanatçıları ve arnavut kaldırımlarıyla ünlü bu kasabaya uğramanızı tavsiye ederiz.
Budapeşte’nin en iyi manzarası batı kıyısıdır. Yürüyüş hem keyiflidir hemde şehri tanımanın en iyi yoludur. Budapeşte’de mesafeler uzak olduğundan rahat yürüyüş ayakkabıları giymenizi öneririz. Margit hid den yola çıkın nehrin ortasında yemyeşil bir ormana benzeyen Margit-sziget’te etrafı seyrede seyrede doğu yakasına geçtikten sonra yolu biraz uzatarak Macar tarihinin en ünlü isimlerinin bir kaçı ile tanışmak için Hosök Tere’ye uğrayın. Meydanın manzarası o kadar güzelki yeni evlenen balayı çiftleri fotoğraf çektirmeye buraya gelirler.
Gölün hemen karşısında Vajdahunyad kalesi var. Ekim ayının ortalarında leziz Szekely tatlılarına adanmış ev sahipliği yapıyor. Takvimi müsait olanlar festivale katılıp Kürtoskalacs adlı atıştırmalığın tadına mutlaka bakılmalı. Fıstıklı veya fıstıksız yumuşak veya çıtır çıtır herkesin damak tadına uyacak bir çeşidi mutlak vardır. Tuna’ya veya kordona geri döndüğünüzde gotik uyanış döneminden kalma parlemento binası lanchid adlı zincir köprü solunuzda kalacak. Günün hangi saati olursa olsun en iyi manzarayı batı yakasında bulacaksınız.
Geçmişe duyduğumuz özlemle tatilinizin tadını çıkartırken Avrupa’nın en hip şehirlerinden birinde olduğunuzu unutmayın. 6-22 Ekim tarihleri arasında Budapeşte sonbahar festivaline ve devamında düznlenen eğlencelere ev sahipliği yapmaktadır.
Restoranlardada durum aynı. En net ifade ile et ağırlıklı macar ve pesti kültürü yakın zamanda u dönüşü yaparak veganlığı ve vejeteryanlığı keşfetti. Bunun harika bir gelişme olduğunu söylemek mümkün zira sunulan yemekler artık çok daha dengeli. Şehir merkezinde yiyeceğiniz herhangi bir öğlen ve akşam yemeği bir tabak istetecek kadar leziz. Eğer mideniz hala yer kaldıysa ve hakkınızı Chimney Cake festivalde kullanmadıysanız, dünyaca ünlü macar tatlılarınıda gemişken deneyebilirsiniz.
Popüler bir şehir olan Budapeşte hakkında anlatılacak daha çok şey var ama gidip bizzat görmek, yaşamak, tadını çıkarmak bambaşka bir deneyim elbette.
Tüyolar,
Budapeşte ‘de tatlılara karşı koymak zor. Kare şeklinde bu kek kalın bir çikolata ve krema tabakası, vanilya ve fondanla süslenir.
Gözlem kulelerinin danteli andıran yapısının en az üç işlevi var. Macar başkentinde kartpostalvari bir hava katmak, ziyaretçileri masalsı bir atmosfere davet etmek ve manzara eşliğinde kahve.
Sihre inanırmısınız ? Dünyanın en ünlü illüzyonistlerinden biri olan Houdini ‘nin memleketinde yer alan bu müzeye yalnızca girişteki bilmeceyi çözenler girebiliyor.